Mehmed Selahaddin Şimşek
  MAKALELERDEN
 

       
                    SİYAH AYDINLIK    
 

             

      Lider,bir kitle heykeltraşıdır.Vazifesi,mermer blokundan heykel yontarcasına,kalabalıkları bir iman ordusuna dönüştürmektir.

        İlk ıslıhat kendinde başlar...Islıhatçı;değiştirmek istediği toplumdan evvel kendini inşa edendir.

       Malcolm X,gerçek bir liderdi.Kırk yıllık bir hayatta ne yapılabilirse,ondan da fazlasını yaptı."İblis" ten "El Hacc Malik El-Şahbaz" a,serserilikten Amerikalı Siyah Müslümanların Liderliğine...Ve daha çok ötelere:Şehadete!Bataklıklardan şahikalara yükselen bir hayat...

       İslam dünyasının,son yüzyılda yetişen en iftihar edeceği kahraman evlatlarından biriydi Malcolm.Ömrü,her dakikası fitili ateşlenmiş bir dinamit gibi geçen bu insan,indifadan yorulmayan bir yanardağa benziyordu.O'na "Amerika'yı sarsan adam!" dediler...Doğruydu."Dünyanın en öfkeli zencisi!" dediler...Doğruydu.Malcolm X,boğanın boynuzundan tutan adamdı!

      Bir liderin tarihi misyonu,önderlik ettiği kitlenin içinde bulunduğu şartlarla irtibatlıdır.Bu gerçeği göz ardı ederek onu "aşırı" olmakla itham edenlere,cevapların en susturucusuyla karşılık vermişti: "Evet ben aşırıyım;çünkü benim halkım,bu ülkede aşırı derecede kötü durumda!"

     Bir yerde zulüm varsa,inlemekte aşırı olacaktır,isyan da! Tekmelenenler türkü söylemez! derilerinin rengi siyah diye horlanan,linç edilen,öldürülen,caddelere,kahvelere,okullara sokulmayan,hayvanlardan daha hakir muammeleye maruz kalan insanların damarlarına şuur,öfke,şahsiyet ve iman enjekte ettiği için çağdaş beyaz yamyamların kabusu olmuştu!

    Bir davayı hakiki istikametinden saptırmanın en kalleş ve sinsi yolu,başına sahte liderlerin geçmesidir...Sahtekar Elijah Muhammed'le saptırılan Müslümanlık,"palavracı siyah papa" Martin Luther King'le yozlaştırılan zenci hakları hareketi,O'nun aksiyonuyla "suç üstü" yakalanmıştı.

   Elijah,iğrenç yalanlarla "yalancı semalarda yalancı cennetlere" çağırıyordu.King, "pembe" bir rüya görüyordu,Malcolm'sa; "gerçeklerin iki kaşı ortası" na bakıyordu.

   Şimşekleri üstüne en çok "oyunları bozanlar" çeker! Suya sabuna dokunmayan "muhalif" larin,iktidarın başı üstünde yeri vardır."Her şeyin aynı kaldığı" değişiklik arzuları,kimseyi rahatsız etmez...

   İnanmış bir tek insanın nelere muktedir olabileceğini görmek için onun hayatına bakmak gerekir."Süper Güç" olduğu "vehmedilen" bir devlet,bu siyah derili adam karşısında aciz kalmıştı!

   Bazı insanlar,bütün insanlık için ölürler:Bütün insanlık için yaşadıkları gibi!

   Hürriyetin devasa heykelini dikenler,onun her cümlesi bir kıvılcım(hem ışık,hem alev) olan hür ve yiğit sesini susturabilmek için çareyi FBI ajanlarına kurşunlatmakta görmüşlerdi!

   Hangi hakikat gizlenmek istendikçe daha çok aşikar olmadı ki?..Zulüm,kısmak istediği sesi nara yapar!Ve bazı ölüler,yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur...Malcolm X onlardandı.

                        Mehmed Salah (*)

                                 * * * * *

       Efsaneyi gerçeğe tercih eden aydınlar (!)


 
 
 

   
 Aydın, hakikatı arayan,bulduğunda da onu hiç bir hesap yapmadan, gerekirse hayatı pahasına haykıran insandır.

        Dünyadaki aydınlıkları, kendilerini yakmaktan çekinmeyen hakikat  sevdalılarının saçtığı ışıklara borçluyuz.
        Aydın ışık taşır,shte aydınlarsa karanlık!Hiçbir karanlık sahte aydının bizzat kendisinden daha kara değildir.Toplumlara musallat bütün dertlerin mesulleri onlardır.Kuyular ne kadar minarelere benzerse onlar da o kadar aydındır!
        Efsane sönmesin diye tarihi,yalan tahtından inmesin diye gerçeği,masal susmasın diye hakikatı feda edenlerin aydın sanıldığı bir ülkenin karanlığına şaşılmamalıdır.
       Hainlerin kahraman bilinmesine göz yumanlarla kahramanların hain tanınmasına ses çıkartmayanlar aynı esfel-i safilin'in çamurundandır!
       Sahte aydınlar olmasaydı sahte kahramanlar olmayacaktı.
       İhaneti gizleyenler hainler kadar suçludur!
       Bir gün hakikatın erkek sesi; " Suçlu ayağa kalk! " diye haykırdığında,sahte kahramanlarla sahte aydınlar yerlerinden birlikte doğrulacaklardır!
       Böyle aydınlar olmasaydı bu ülke ne kadar aydınlık olacaktı...
 

                                           Mehmed Salah (*)    
 

      

 

 

                                             " Karanlığımıza sebep aydınlardır "
                                                                                          Ş. 
 

 

                                               DAĞI ISIRAN      
                                      KÖPEK


  


    Mukaddesi olmayanlarda mukaddeslere husumet kara bir mukaddesattır!

    İyi,güzel ve doğru adına insanlığa hiç bir şey sunamayanlar,iyi,güzel ve doğru olan her şeye düşmanlıkla varlıklarına dayanak bulmaya çalışırlar.

   Din ve ahlak,insanlık kadar eski,birbiriyle içiçe iki büyük kurumdur.Fert ve toplumların hemen her şeyini borçlu olduğu iki temel müessese...İnkarlarını ancak başkalarına bulaştırabildikçe kendi cehennemlerine katlanabilenlerle,rezillikle de olsa ilgilerin merkezi olmak ihtirasıyla kavrulan şöhret ve alaka susuzları bu ezeli iki müesseseye saldırmayı varlık sebebi bilmişlerdir.Davranışlarının altında,inkarın imana,iffetsizliğin namusa duyduğu kıskançlığın kini yatmaktadır.

   Hakikat mağlub edilemez. İnsanlık kadar eski bu çatışmada,yenilen ve hep yenilecek taraf,ona karşı çıkanlardır.Eski ve yeni temsilcileriyle yerleri tarihin çöplüğüdür.

   Pompei'ler,Ad'lar,Semud'lar,Sodom'lar,Gomore'ler,Roma'lar yok oldu,ama ahlak yaşıyor! Firavun'lar,Nemrud'lar,Ebu Cehil'ler,Hülagu'lar,Stalin'ler,Mao'lar yok oldu,ama din yaşıyor!

   Günümüzde Kur'an,Peygamber,Din,Ahlak ve Mukaddeslere saldırmakla ilgi toplamaya çalışanlara bakınız;Dalalette bile cüce kalmış yaratıklar olduklarını göreceksiniz...Koskoca dağları ısırmaya kalkan köpek yavrularına kızmak mı,gülmek mi,yoksa acımak mı lazımdır?

  "Değil tanrı,doğru dürüst şeytanları bile yok!" diyen Carlye galiba acıyordu!

                                                         Mehmed Salah* 

                                                                 * * * * * 

                              PASLI 
                       ANAHTARLAR

     Her meseleye Batı kavram ve normlarıyla bakmak,kendi dünyasına yabancılaşmış insanların ortak tavrıdır.Batı "din" derken,toplumuna hakim inançlar sistemini,özellikle Hristiyanlığı kastederken,başka iklimlerdeki uydular,kendi gerçekleri üzerinde düşünmek "külfetini" göze almak yerine,aynı klişeleri kullanma "kolayını" seçerler! Efendilerden devşirdikleri paslı anahtarların her kapıyı açabileceğini sanırlar! Çok yönlü şuursuzluklarının temelinde ekseriyetle bunu görebilirsiniz.

        Din diye anılageldikleri için,batıl dinlere yöneltilen bir kısım haklı tenkitleri; sanki İslam Dini onlarla aynı kefeye konulabilirmiş,onlardaki zaaflara malulmuş gibi,O'nun içinde geçerli zannederler!

        Öyle ya :"Karga uçtuğuna göre,her uçan şey niye karga olmasın? "

        Düşünmemenin,kuklalığın "rahat" bir meslek olup olmadığı tartışma götürürse de,"şerefli" olmadığı hususunda zerrece şüphemiz yoktur!

                                        Mehmed Salah (*)

                                              * * * * *

                                          0 KADAR     
                            SABUN
                          BU KADAR
                        " PİSLİĞİ  "
                     TEMİZLEYEMEZ ! 
                            (***)

        Büyük alçaklıklara,büyük meziyetlere tam hakettikleri ismi bulmak daima zor olmuştur.Dünyanın bütün lisanlarındaki kahpelik,hainlik,şerefsizlik...manalarına gelen bütün menfi isim ve sıfatlar toplanıp tek bir isim haline gelinceye kadar karıştırılsa,neticede çıkan murdar kelime;Mukaddes Kur'an'a bu iğrenç fiili yapabilen "Yahudi" yanında,belki de,bir çiçeğe ad olabilecek kadar masum kalacaktır!

    Adilikte bile,artık daha öteye gitmeye mani bir tahammül sınırı bulunduğu sanılır.Habis Yahudi,tarih boyunca keşfetmek dehasını (!) gösterdiği sayısız mel'anete,bu zannın yanlışlığını ispatla bir yenisini daha ekledi!

    Her azgınlık bir ceza davetidir!

    Acaba Hitler (doğruysa?) fırınlarda Yahudi vücutlarından "sabun" yaparken,bu mel'unların çağlar boyu insanlığa sıçrattıkları "kirleri" mi ddüşünmüştü?

     Bundan böyle,geçmişte ve günümüzde yaptıkları alçaklıkları gözlerden saklayarak,utanmadan hala dünyaya "mazlum millet"" masalları anlatmaya kalkanlara yapılması gereken; Mukaddes Kur'an sayfalarına bulaştırmaya cür'et edilen pisliği,o yüzsüz suratlara sürmek olmalıdır!

     "Vaad edilen  azaba" kavuşmak için ne kadar da hızlı koşuyorlar!..

                                  Mehmed Salah*

 ***Merhum;bu makaleyi "İsrail  askerleri Kur'an-ı Kerim sayfalarıyla taharetlendi" haberleri üzerine kaleme almıştı!

                                           * * * * *

                       " SAĞLAM KAFALAR,
    SAĞLAM VÜCUTLARDA 
OLUR" MUŞ!

        Bülbül,dalında şakımak için mutlaka biir gürgen gövdesi aramaz...Zekanın,içinde ışıldayacağı vücud fanusunda manken endamı aramadığı gibi.

        Tarihin fikir ve sanat galerisini dolduran müstesna kafalar,çok defa,eski Yunan heykellerinde olduğu gibi şişkin pazular,kabarık göğüsler,geniş omuzlar ve adeleli bacaklarıyla mevzun ve müşekkel bedenler üzerinde durmuyor...Herkül kafaların çoğunda Herkül vücudu yoktu.

        Ezop'tan Milton'a,Nietzche'den Marcel Proust'a,Byron'dan George Orwell'a,Toulouse Lautrec'ten Van Gogh'a...kadar düşünce ve sanatta renk renk eserleriyle parıldayan hasta ve sakat yıldızlar sıralansa,adeta sağlam kafa ve kalpler için,arızalı vücudlara ihtiyaç varmış zehabına kapılmak bile mümkündür!

       "Karamazof Kardeşler"i manda kadar besili ve kudretli bir halterci  değil,her hafta sar'a krizleri geçiren Dostoyevski yazdı.Keza "Yalnızız" da çam yarmassı bir atlet tarafından değil,ömrü hastalıklarla geçmiş Peyami Safa'nın dermansız elleriyle yazılmıştı!..

       Görmek için gözlerin,işitmek için kulakların sıhhatli olması yetmez!

       Kaç milyon çift keskin göz,gözleri görmeyen Cemil Meriç'in gördüklerini görebilmiş,kaç milyon çift keskin kulak,kulakları duymayan Beethoven'in duyduklarını duyabilmiştir?

       İnsanlık pek çok meselenin cevabıyla,pek çok hassasiyeti beyni tümörlü Pascal'la,hasta ve mustarip Baudelaire'den öğrendi:Katırlar kadar sağlıklı yüzücü Spitz'lerden,yumrukçu FOreman'lardan,golcü Maradona'lardan değil!..

       Zekanın yetiştiği toprak,ne futbol çimenliğidir ne Kırkpınar çayırı.Nice sağlam vücudlar gördüm ki,gerçekten de sağlam kafalar taşıyorlardı;mermer gibi,beton gibi,odun gibi!..

                                    Mehmed Salah (*)

      " Sağlam kafalar sağlam vücudlarda olsaydı,düşünürler pehlivanlardan çıkardı!

      Kasları gelişmiş bir budala;semiz bir budaladır!"   
                                                            Ş. (**)
           
                                                                                                                   
 
(*) Mehmed Sealahaddin Şimşek makalelerinde çoğu kez  "Mehmed Salah"  mahlasını kullanmıştır!..              

 (**) Ş, Merhum Selahaddin Şimşek'in özdeyiş-posterlerinde kullandığı mahlasıydı!

 

 

 

                    

 

 

 

      

           
 

 
  Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol